Saddam, Bangladeş'te Arakanlı mülteci bir baba.

Saddam’ın Bangladeş’teki Arakanlı mültecilik hayatı, zorluklar ve dirençle şekillenmiş durumda. Bu, Myanmar’dan uzak kaldığı yedinci Ramazan’ı ve her yıl, yaşadığı zorluklar daha da artıyor.  

“Kampta Ramazan ayında yaşam çok zor,” diyor Saddam, sesinde mücadelesinin ağırlığı hissediliyor. Saddam iki çocuk babası, ancak engelli olması hayatını daha da zorlaştırıyor. Özellikle onun için hareket etmek çok zor çünkü sadece bir bacağı var. Durumunu, “Sürekli bir elime dayanmak ağrılı hale geliyor” diye açıklıyor. Onun için en basit işler bile son derece zorlu hale gelirken, ailesine bakabilmek için bir iş bulması imkansız bir hayal. 

“İftarı bekliyorum, ama düzgün yürüyemiyorum, bu yüzden yapabileceğim pek bir şey yok.” diyor. Sonuç olarak, ailesi sıklıkla gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme ile mücadele ediyor. “Sadece mercimek çorbası ve pilav yiyoruz, bu, evimizde hiç yapmadığımız bir şeydi” diyor Saddam. Myanmar’da haftada bir et ve balık alıyormuş. Şimdi ise, mülteci kampındaki yaşamın gerçeği, ailesinin bu temel ihtiyaçları karşılayamayacak durumda olduğunu gösteriyor. 

Bütün bu zorluklara rağmen, Saddam’ın umudu topluluk kavramında yatıyor. “Bizim Ramazan soframız, en çok ihtiyaç duyanlara bir yer açmakla ilgili,” diyor, Ramazan ayında başkalarına yardım edenlerin yardımseverliğiyle.  

“Şimdi biz mülteciyiz, hepimiz eşitiz.” 

Myanmar’dan gelen, Arakanlı 1 milyon mültecinin, vatansız bir azınlık olarak, süregelen çatışma ve zulümden kaçtığı, en büyük göç dalgasını ise Ağustos 2017’de gerçekleştirdiği bilinmektedir. Bu dönemde, 742.000’den fazla kişi Bangladeş’e sığınmıştır. Şu anda bölgede 1,1 milyon Arakanlı mülteci bulunmaktadır, bunların %52’si çocuk, yetişkinlerin %51’i ise kadınlardan oluşmaktadır. Hepsi, bağımsızlık ve korunma fırsatlarının sınırlı olduğu koşullarla karşı karşıyadır. İnsani yardım azaldıkça, birçok mülteci güvenlik ve kalıcı çözümler arayışında tehlikeli yolculuklara çıkmaktadır. Bangladeş’teki Arakanlı mülteciler, hayatta kalabilmek için tamamen insani yardıma bağımlıdırlar ve Cox’s Bazar ve Bhasan Char’daki aşırı kalabalık kamplarda yaşıyorlar. Bangladeş’in, kasırgalar, sel ve toprak kaymaları gibi doğal afetlere karşı duyarlı olduğu göz önüne alındığında, bu mülteciler hava koşullarıyla ilgili risklere önemli ölçüde maruz kalıyorlar. 

Zekât katkıları sayesinde, Arakanlı binlerce aile Ramazan sırasında temel yardımlara ulaştı. Saddam ve çocukları için bu destek, mülteci yaşamının sert gerçekleriyle umutla başa çıkabilmeleri için bir can simidi oldu. 

Zekât ve sadaka fonları sayesinde, UNHCR 2024 yılında Bangladeş’te 61.792 yerinden edilmiş aileye -yaklaşık 263.985 kişi- destek verebilmiştir. 

Diğer Hikâyeler

Hassan ve Mariam, Ürdün'deki Yaşlı Suriyeli Mülteci Büyükanneler ve Büyükbabalar.

Kışın aldıkları ufacık destekle hayatta kalmak için mücadele ederken, zorlu koşullarla karşı karşıya kalıyorlar. Neyse ki UNHCR’nin zekât fonu ve yardımsever bağışçılar sayesinde, ısınmak, beslenmek ve korunmak için hayati yardım alabiliyorlar.

Thuraya, Çad'da Yaşayan Dört Çocuk Annesi Sudanlı Mülteci.

Thuraya’nın hikayesi, Çad’daki birçok mültecinin karşılaştığı geniş bir sorunu yansıtıyor; kaynaklar sınırlı ve su gibi temel ihtiyaçlar genellikle erişilemez durumda. UNHCR’nin Düzenli Sadaka programı, sürdürülebilir su çözümleri sağlayarak ve sağlık hizmetleri gibi temel hizmetler sunarak bu boşluğu kapatmak için çalışıyor.

Saeedah, Yerinden Edilmiş Yemenli Bir Anne.

Düşünme ve bir araya gelmenin amaçlandığı bu kutsal ay, bu ailenin vahim durumunun bir başka hatırlatıcısı haline geldi. UNHCR’nin Küresel Ramazan Kampanyası ve zekât bağışçılarının yardımları sayesinde, Saaedah’ın ailesi gibi aileler, Ramazan boyunca iftar için sıcak bir yemek de dahil olmak üzere birçok temel ihtiyaca erişebiliyor.